Bölüm: 4

Her ikisi de evlerine döndü, kalplerinin derinliklerinde daha önce hiç yaşamadıkları yeni bir his taşıyarak. Nujja, ilk kez birinin koruması altında olmanın, ya da tabiri caizse bir erkeğin himayesinde olmanın ne demek olduğunu anladı. Bu cümlenin anlamını ilk kez kavradı; içini saran sıcaklık, babası öldüğünden beri, yani genç kızlığından beri deneyimlemediği bir duyguydu. O zamandan beri hem kendisinden hem de annesinden sorumluydu ve aşk deneyimlerinden hiç geçmemişti, daha doğrusu buna hiç vakti olmamıştı. Zamanının çoğunu ders çalışarak ve çalışarak geçiriyordu. Ama bugün Mühab'ın yarasına ağladı.

 O ki, kimse onun gözyaşlarını görmemişti, merhametli annesi bile. Belki de onun koruması babasını hatırlattı ve birkaç dakika da olsa kanatlarının altında sığındığı ikinci bir adamın, onun yüzünden yaralandığını görünce özlemle ağladı.

Mühab için ise durum farklıydı. İçinde sadece bir his değil, bir anda kalbini fetheden bir duygu seliydi. Onu ilk gördüğü andan itibaren, evet, onu merdivenlerde ilk gördüğü an, o mavi gözlü kızı kucağında bulduğu anda büyüsüne kapıldı. Ama gururu incindi; nasıl olur da bir bakışta bu olur? Nasıl olur da yıllardır kalbine ördüğü duvarlar bir anda, bir çaba sarf etmeden yıkılır? Bu yüzden onu ofiste sözleriyle hırpalıyordu. Ancak kişiliği, gücü ve özgüveniyle ona gururu teslim olmaya zorlayan başka sebepler verdi. Sonra, mahalledeki adamlarla olan mücadelesi onu hayran bıraktı. İçinden, "Sen benim diğer yarımsın, içinde aradığım her şey var," dedi. Ama gururu hala teslim olmayı reddediyor.

 Ondan uzaklaşmayacak, ama onu boş bir kalple de kabul etmeyecek. O güçlü kadını kendine aşık edecek, onun rüyalarına girecek, tıpkı onun rüyalarına girdiği gibi. Dava kaybedecek, çünkü kalbin müdahil olduğu davalarda kimse kazanamaz.

Nujja, evine döndüğünde annesini komşuları Em İbrahim ile buldu.
Nujja: Selamu aleyküm.
Fedva ve Em İbrahim: Ve aleyküm selam.
Nujja: Nasılsın Em İbrahim?
Em İbrahim: Şükürler olsun yavrum, sen nasılsın?
Nujja: Allah’a şükür. Oğlun İbrahim nasıl? Evliliği nasıl gidiyor?
Em İbrahim: İbrahim mi? Evleneli beri yüzünü görmüyoruz. Sanki bizi unuttu, ne ziyaret ediyor ne de halimizi soruyor. Keşke onu kabul etseydin yavrum, o zaman bu akrebi almazdı.
Nujja: İyi ki kabul etmemişim, senin oğlun hem alçak hem de nankör, sen de onu bana layık görüyordun.
Sonra annesine yaklaşıp elini öptü: Nasılsın anneciğim?
Fedva: İyiyim yavrum, sen iyi oldukça ben de iyiyim.
Em İbrahim: Allah sizi birbirinizden ayırmasın. Ben artık gideyim.
Nujja: Kal biraz, bizimle yemek ye Em İbrahim.
Em İbrahim: Hayır, gitmem lazım, İbrahim’in babası işten dönmüştür.

Em İbrahim gittikten sonra Nujja annesine döndü ve “Üstümü değiştireceğim ve yemeği hazırlayacağım, çünkü bugün ofise geri dönmeyeceğim,” dedi.
Fedva: Hayırdır, bir şey mi oldu?
Nujja: Hayır, sadece bugün fazla iş yok.


Fedva: Gerçekten mi? Hiçbir şey olmadı mı, gerçekten?
Nujja, annesinin bahsettiği konuyu anladı ve ekledi: Yoksa o işten bahsediyorsun, senin ve Em Assum’un bana ofiste ayarladığı damattan mı? Beni işten atmak mı istiyorsun anne?
Fedva: Hayır, seni evlendirmek istiyorum.
Nujja: Yine mi anne? Bu konudan sıkılmadın mı?
Fedva: Ağlayarak: Nasıl sıkılabilirim ki? Tüm bunların sebebi benim. Keşke ölüp gitsem de yükümden kurtulsan, rahat etsen ve hayatını yaşasan.
Nujja ona sarılarak: Anne, ne olur böyle konuşma. Senin istediğini yapacağım, ama ne olur böyle konuşma, ne olur.
Fedva saçını okşayarak: Yani, Em Assum’un getirdiği damatla görüşecek misin?
Nujja başını istemeden evet anlamında salladı.

Mühab, yatağında sırtüstü yatarken, bandajlı eline bakarak gülümsüyordu. Kız kardeşi Asil, endişeyle yanına geldi.
Asil: Nasılsın Mühab? Emel bana elinin yaralandığını söyledi.
Mühab: Konuyu büyütüyorsunuz, bir şey olmadı, iyiyim.
Asil: Ama bu durumda bir daha o ofise gitmemelisin. Baba geri döndüğünde durumu anlayacaktır.
Mühab içinden: Gitmeyecek mi? Aksine, orada yaşamak istiyorum.
Mühab: Korkulacak bir şey yok, oraya gitmeme engel olacak bir şey değil. Sorun da zaten çözüldü.
Asil: Ama canım, o yer senin seviyen değil, bir de o yerin sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalıyorsun. Babam kesinlikle anlayacaktır.
Mühab: Herkes o mahallede serseri değil. Orada birçok iyi ve saygın insan var, istisnalarla yargılamamalıyız.
Asil: Ama...
Mühab: Tamam Asil, konu büyütüldü, hadi çık, uyumak istiyorum.

Günler geçti. Mühab, Nujja’ya karşı daha iyi davranmaya başladı. Bir gün onu ofisine çağırdı.
Mühab: Otur Nujja, seninle konuşmak istiyorum.
Nujja, otururken: Buyurun, söyleyin.
Mühab: Üniversiteyi ne zaman bitiriyorsun?
Nujja: Şaşırarak: Aslında sınavlarım bitti, sadece sonuçları bekliyorum.
Mühab: Güzel, peki sana bir teklifim var, kabul eder misin?
Nujja: Ne teklifi?


Mühab: Şirkette staj yapman için bir teklif.
Nujja: Ama ben burada ofiste çalışıyorum ve staj yapıyorum.
Mühab: Ama ofisle şirket arasında büyük bir fark var. Buradaki davalar küçük, çoğu birbirine benziyor. Ama şirket davaları çok farklı. Büyük ve her alanda davalar var.
Nujja: Ama...
Mühab: Karar vermeden önce iyice düşün. Bu fırsat kaçırılmayacak bir fırsat, bir avukat olarak kendini kanıtlama ve tecrübe kazanma şansı.
Nujja: Peki neden özellikle bana bu fırsatı veriyorsunuz?
Mühab, içinden: Çünkü babam geri döndüğünde seni görmek için bir bahanem olmayacak.
Mühab: Çünkü sen çok akıllısın Nujja ve müthiş bir ikna yeteneğin var. Bu, iyi bir avukatın en önemli özelliğidir. Böyle bir fırsatı hak ediyorsun.
Nujja: Ama ben burada çalışmayı bırakamam, en önemlisi de annemi bırakamam.
Mühab: Hmm, o zaman haftada iki gün şirkete gelirsin, babam da kesinlikle karşı çıkmaz. Ayrıca, annen için de burada çalışmaktan pek farkı olmaz.
Nujja: Ne diyeceğimi bilemiyorum ama ilginiz ve bana güveniniz için teşekkür ederim.
Mühab: Rica ederim, sadece iyice düşün ve kararını bana bildir.

Nujja, ofisten çıkarken aklı staj teklifinde, kalbi ise kendisine gösterilen ilgiyle doluydu. Kapıda, arkadaşı Sumiya ile karşılaştı.
Nujja: Selam, nasılsın? Seni çok özledim.
Sumiya: İyiyim, şükürler olsun. Bu, senin sayende oldu, Allah razı olsun. Bana yaptıklarını asla unutmayacağım.
Nujja: Böyle söyleme, sen benim kardeşimsin.
Sumiya: Sen nasılsın, annen nasıl? Söyle bana.
Nujja: Vallahi, şu sıralar pek iyi değil. Sürekli evlilikten bahsediyor.
Sumiya: O hep öyle.
Nujja: Ama korkuyorum, üzülüp hasta olacak diye.
Sumiya: Peki ne yap

acaksın?
Nujja: Em Assum’un getirdiği damatla görüşmeyi kabul ettim.
Sumiya şaşkınlıkla: Yani evlenmeye mi karar verdin?
Nujja: Evet, ama annemi bırakmam, bu benim en temel şartım olacak.

Ofisin dışında duruyordu, arkadaşının konuşmasını duydu. Onların yanına girdi ve “Ben biraz çıkıyorum, uzun sürmez. Ofisten çıkma, ben gelene kadar,” dedi. Sonra gitmeden önce, “Demek ki evlilik konusunda nihayet karar verdin, şansım yok, kabul ettin. Ama merak etme Nujja, başkasının olmayacaksın,” diye mırıldandı. Hedefine doğru kararlı adımlarla ilerledi.

Ofiste
Sumiya: Hey, Nujja, bu yakışıklıyla mı çalışıyorsun?
Nujja: Topla kendini, senin çocukların kucağında.
Sumiya: Yoksa bu yakışıklı, Marcy ile kavga eden adam mı?
Nujja: Evet, o.
Sumiya: Allah seni kahretsin Marcy, bu yakışıklıya nasıl el kaldırırsın?
Nujja kızgınlıkla: Kendine gel, zırvalama.
Sumiya: Kıskançlık mı kokusu alıyorum?
Nujja: Hadi, git buradan.
Sumiya: Tamam, aslında geç kaldım. Annem çocuklarla ilgileniyor, kesin onları yakmış.
Nujja: Hadi sağlıcakla, annen nasıl, o mübarek kadın?
Sumiya: Eğer ona mübarek dersen hayatını cehenneme çevirir.
Nujja: Senin annen, kızım, tam bir örnek; yaşına göre bile oldukça etkileyici.
Sumiya giderken: Dilin kesilmeli, görüşürüz.
Nujja: Görüşürüz kardeşim. Sonra saate baktı ve “Bu nereye gitti?” dedi. Sumiya’nın söylediklerini hatırlayıp mırıldandı: “Bu gerçekten yakışıklı,” diye düşündü, sonra başını salladı ve ekledi: “Git başımdan Sumiya, aklımı karıştırdın.”

Akşam, Nujja'nın evinde
Fedva: Gel Nujja, seninle önemli bir şey konuşmak istiyorum.
Nujja: Eğer o damat konusundaysa, sana onunla görüşmeyi kabul ettiğimi söyledim.
Fedva: Hayır, Em Assum’a reddettiğini söylemesini söyledim.
Nujja: Şaşkınlıkla: Nasıl olur? Sen bu konuda ısrarcıydın.
Fedva: Seni istemediğin bir şeye zorlamak istemiyorum.
Nujja: Şaka mı bu? Ciddi misin? Ne oldu da fikrini değiştirdin?
Fedva: Sana sebebini söyledim.
Nujja: Aptalı oynayacağım ve sana inanacağım, çünkü bu sonuç benim istediğim gibi oldu.
Fedva gülümseyerek: İçinden “Şükürler olsun, içim rahatladı,” dedi.



Okuma Ayarları


Arka Plan Rengi