Bölüm 1

Hikayemiz, yeni bir bölgede, lüks bir apartman dairesinde başlar.

Dubleks dairenin üst katına çıktığımızda, kahramanımız Selma’nın yatağında yattığını ve sarı saçlarının yüzünü kapattığını görüyoruz.

Selma, 25 yaşında, yeşil gözleriyle büyüleyici, beline kadar uzanan sarı saçları olan ve güzelliği Lübnanlı annesine dayanan bir genç kadındır. Rus kökenli annesi ve büyük bir cerrah olan babası Dr. Muhammed Mehran’ın kızı olarak dünyaya gelmiştir. Selma ve ikiz kardeşi Muaz 14 yaşına geldiğinde, annesi ve babası boşanmış ve babası Selma’yı Mısır’a getirmiş, Muaz ise annesiyle Amerika’da kalmıştır. Babası her yıl iş nedeniyle farklı ülkelerde bulunmuş ve beş yıl önce vefat etmiş, Selma’yı amcası Süleyman Mehran’ın himayesine bırakmıştır. Süleyman, Selma’yı kendi kızı gibi sevmiş ve üniversite döneminde kalması için ona Mısır’da bir daire almıştır. Selma, Güzel Sanatlar Fakültesi mezunudur.

Selma, Zeynep’in sesiyle uyandı. Zeynep, Selma’nın amcasının kızıdır ve mühendislik fakültesinde ikinci sınıfta okumaktadır. Selma’ya ablası gibi davranan ve onu çok seven, esmer tenli, bal rengi gözlü ve kahverengi saçlı, neşeli ve sevecen bir kişidir.

Zeynep: "Kalk Selma, babam geldi ve seni dışarıda bekliyor."

Selma, uykulu bir şekilde: "Ne diyorsun Zeynep, amcam bu saatte ne yapıyor burada? Şaka mı yapıyorsun sabahın köründe? Saat kaç?"

Zeynep: "Saat dokuz, gerçekten babam dışarıda, hadi kalk."

Selma, endişeyle: "Amcam gerçekten burada mı?"

Zeynep: "Evet, bir saat önce geldi ve Dadı Mine kahvaltı hazırladı, hadi kalk."

Selma, bu ani ziyaretin bir şeylerin ters gittiğine işaret ettiğini hissetti. Amcası, iki yıl önce oğlunun ölümünden bu yana hiç gelmemişti. Hızla hazırlanıp, beyaz bir tişört ve siyah bir pantolon giydi. Saçlarını serbest bıraktı ve dışarı çıktı.

Süleyman Mehran, 56 yaşında, zengin bir çifttir. Selma’nın amcası ve aynı zamanda onu kendi kızı gibi seven kişidir. Süleyman, dört oğlu (Faris, Abdurrahman, Mahmoud ve Ali) ve iki kızı (Farha ve Zeynep) ile birlikte yaşamaktadır. Oğlu Mahmoud, iki yıl önce bir kazada vefat etmiştir.

Selma: "Selamünaleyküm."

Süleyman: "Hoş geldin, canımın içi."

Selma’yı kucakladı.

Süleyman: "Bize biraz müsaade eder misin Zeynep?"

Zeynep: "Tabii baba."

Zeynep odadan çıktı.

Selma, endişeyle: "Hayırdır amca?"

Süleyman: "Seninle önemli bir konuyu konuşmak için geldim ve inşallah beni kırmazsın."

Selma: "Tabii amca, ne demek, seni asla kırmam."

Süleyman: "Gerçekten mi? Faris hakkında ne düşünüyorsun?"

Selma, şaşkınlıkla: "Faris hakkında mı? Ne açıdan amca?"

Süleyman: "Yani, onun karakteri hakkında ne düşünüyorsun?"

Selma, endişeyle: "O, senin oğlun, elbette ki saygıdeğer biridir."

Süleyman: "Tamam, tamam. Sana oğlum Faris için seni istemeye geldim."

Selma, korkuyla: "Hayır, hayır, hayır amca, ben evlenmek istemiyorum."

Süleyman: "Neden kızım? Artık mezun oldun ve 25 yaşına geldin, küçücük bir kız değilsin."

Süleyman: "Sen kardeşimin kızısın, yani benim kızımsın. Oğlum seni koruyacak, buna eminim."

Selma, heyecanla: "Hayır, ben Faris'le evlenmeyi kabul edemem."

Süleyman: "Bana mantıklı bir sebep ver."

Selma: "O daha önce evlendi."

Süleyman: "Ama boşandı kızım ve erkeğin evlenip boşanması sorun değil, bu Allah’ın kanunu. Tekrar evlenmesinde bir sorun yok."

Selma: "Onu her zaman ağabeyim gibi gördüm."

Süleyman: "Ama o senin ağabeyin değil, kuzenin ve sana helal. Senin bizde ne kadar değerli olduğunu biliyorsun. Kendi kızlarım Farha ve Zeynep kadar değerlisin. Rahmetli kardeşimin vasiyetisin ve seni yanında görmek istiyorum. Seni bir adamın koruması altında bilmek istiyorum. Faris iyi bir adam, bir polis memuru, sana zarar vermez."

Selma, üzgün bir şekilde: "Amca, lütfen bana baskı yapma."

Süleyman: "Senin iyiliğin için kızım. Hadi Zeynep ile birlikte bizimle birkaç gün kal, Faris ile vakit geçir ve sonra karar ver. Seni zorlamıyorum ama seni güvende bilmek istiyorum. Bizi memnun edersin."

Selma, boyun eğerek: "Peki, amca."

Selma, kendi kendine: "Ne yapacağım ben? Onunla evlenemem. Faris'le konuşup onun reddetmesini sağlayacağım."

Süleyman: "Hazırlan, yarın hep birlikte köye gideceğiz."

Selma: "Tamam."

***

Köyde, büyük bir malikane bulunmaktadır. Malikane, içinde yaşayanların zenginliğini ve saygınlığını yansıtmaktadır. Malikane, geniş bir avlu ve gösterişli odalarla doludur.

Abdurrahman, 30 yaşında, Süleyman Mehran’ın oğlu ve 7 yıldır evli. Beş yaşında Aişe adında bir kızı vardır ve amcasının kızı Warda ile evlidir. Warda, 26 yaşında, ticaret lisesi mezunu ve ev hanımıdır.

Abdurrahman aynada kravatını düzelttiği sırada Warda odaya girdi.

Warda: "Neler oluyor, bir şeyler duyuyor musun?"

Abdurrahman, ilgisizce: "Ne olacak ki?"

Warda: "Baban, kuzenin Selma’yı Faris’e vermek istiyormuş."

Abdurrahman, Wardanın ellerini sıkıca tutarak: "Seni uyarıyorum, sorun çıkartma. Faris kiminle evlenir, kiminle boşanır umurumda değil. Sen kimseye karışma ve bu kadın oyunlarını bırak. Yoksa seni babanın evine gönderirim, sorun istemiyorum."

Warda, korkuyla geri çekildi ve Abdurrahman sinirle odadan çıktı.

Abdurrahman, Warda'nın kıskançlığını ve entrikalarını biliyordu ve onu uyarmıştı. Ancak, Warda'nın Selma’ya karşı kıskançlığı vardı çünkü Selma eğitimli ve özgürdü, Faris de Warda'nın kuzenine ilgi göstermiyordu.

***

Bu arada karakolda olan Faris, 33 yaşında, esmer tenli ve atletik yapılı bir polis memurudur. Daha önce dört yıl evli kaldığı Rital ile boşanmış ve hiç çocuk sahibi olmamıştır. Faris, otoriter ve kararlı bir kişiliğe sahiptir.

Çocukluk arkadaşı Cemal, 33 yaşında, hala bekar ve polis memurudur. Cemal’in annesi İskenderiye’de yaşamaktadır ve o da Çınar'da görev yapmaktadır.

Faris, dalgın bir şekilde düşüncelere dalmıştı.

Geri dönüş:

Faris: "Hayırdır baba, beni niye çağırdın?"

Süleyman: "Otur oğlum."

Faris: "Ne oldu baba?"

Süleyman: "Evlenmeyi düşünmüyor musun?"

Faris: "Evlenip boşandım zaten."

Süleyman: "Tekrar evlenmen lazım, iyi olduğunu bilmek istiyorum."

Faris: "Doğru insanı bulduğumda evleneceğim."

Süleyman: "Ben doğru insanı buldum."

Faris: "Kim?"

Süleyman: "Kuzenin Selma."

Faris, öfkeyle: "Selma mı? Şımarık ve kendini beğenmiş, mini etekle dolaşıyor. Baba, bu konuda ciddi misin?"

Süleyman: "Oğlum

, yıllardır görmedin, değişti."

Faris: "Ama onu hep kardeşim gibi gördüm."

Süleyman: "O senin kardeşin değil, kuzenin. Senin kadar onun da saf kan."

Faris: "Ama o burada kalmaz ki, İstanbul'da yaşamak istiyor."

Süleyman: "Bu konuda endişelenme, ben hallederim. Sen sadece evliliği kabul et, oğlum. Rahatlamak istiyorum."

Faris: "Tamam baba."

Faris, içinden: "Onu evlilikten soğutmanın bir yolunu bulacağım."

Geri dönüş biter.

Cemal: "Ne düşünüyorsun?"

Faris: "Babam beni tekrar evlendirmek istiyor."

Cemal, şaka yaparak: "Vay, prensesimizi korumak istiyorlar. Hadi, evlen ve mutlu ol."

Faris: "Bir kelime daha edersen, seni İskenderiye'ye annenin yanına sakat gönderirim."

Cemal: "Tamam, tamam. Kim şanslı kız?"

Faris: "Kuzenim Selma."

Cemal: "O, küçükken gördüğümüz sarışın mı?"

Faris: "Kendine dikkat et."

Cemal: "Kıskanıyor musun?"

Faris: "Seni burada annene göstermem, seni burada sakat bırakırım."

Cemal: "Şaka yapıyordum. Gerçekten neden sorun yaşıyorsun?"

Faris: "Kendi başıma mutluydum ama ikinci bir evlilik istemiyorum. Selma, çok şımarık ve nazik. Eğer ona kızarsam, ağlar. İlk evliliğimden sonra buna hazır değilim. Ama babamın isteğini geri çeviremem."

Cemal: "Yani evleneceksin."

Faris: "Evet, evleneceğim. En azından aynı evde olacağız ve eğer inatçı olursa, onu yola getiririm."

Cemal: "Yani prensesle evleniyorsun."

Faris: "Evet, ama inatçı olursa, onu yoluna koyarım."

Cemal: "Çok güzel bir kızdı."

Faris: "Bu konuyu kapat, tamam mı?"

Cemal: "Tamam, tamam."

***

Mehran ailesinin konağında yaşlı ve otoriter bir kadın olan Necia, 70 yaşını geçmiş ama hala güçlü ve etkileyici bir kişidir. Süleyman'ın annesidir.

Necia: "Hazırlık yapın, kızım yarın gelecek. Her şey hazır olsun."

Süheyla: "Ev zaten çok güzel, kayınvalidem."

Necia, sert bir bakışla: "Sana söz hakkı vermedim, kadın."

Süheyla korktu ve sustu.

Bu sırada Warda geldi.

Warda: "Günaydın."

Necia: "Geç kalktın yine."

Warda: "Abdurrahman giderken kalkmıştım ama sonra tekrar uyudum."

Necia: "Kendine gel, bu evde herkesin bir görevi var."

Necia, Warda'ya sert bir bakış attı.

Necia: "Selma ve Zeynep'in odalarını hazırlayın."

Süheyla: "Tamam, anne."

Warda içinden öfkeyle söylenerek yukarı çıktı.

***

Abdurrahman, eve döndüğünde, halası Kerime ile karşılaştı.

Kerime: "Hoş geldin, Abdurrahman."

Abdurrahman: "Hoş bulduk, hala."

Kerime: "Eşinle neden kavga ettin?"

Abdurrahman: "Onu uyardım sadece. İşim var, kadın oyunlarına tahammülüm yok."

Kerime: "Haklısın, oğlum. Ama ona da dikkat et."

Abdurrahman: "Elimden geleni yapıyorum."

***

Ertesi gün Süleyman, Zeynep ve Selma ile birlikte köye doğru yola çıktı. Köye geldiklerinde, büyük bir coşkuyla karşılandılar. Beş yıldır köye gelmemiş olan Selma, konağın ihtişamına hayran kaldı.

İçeri girdiklerinde, büyükannesi Necia onları karşıladı.

Necia: "Hoş geldin, canımın içi."

Selma: "Hoş bulduk, büyükanne."

Selma, Necia'nın ellerini öptü.

Süheyla: "Hoş geldin, gelin hanım."

Selma, içinden: "Gelin hanım mı? Daha kabul etmedim bile."

Süleyman: "Kızım, eşyalarını Zeynep'in odasına yerleştirin."

Selma: "Amca, bir şey sorabilir miyim?"

Süleyman: "Tabii kızım, bu ev senin evin."

Selma: "Zeynep ile aynı odada kalabilir miyim? Yalnız uyuyamıyorum."

Warda: "Korkuyor musun?"

Necia, Warda'ya sert bir bakış attı.

Necia: "Zeynep'in odasına eşyalarını yerleştirin."

Selma, soğukkanlılıkla: "Merhaba, kuzen."

Warda, öfkeyle: "Merhaba."

Süleyman: "Faris ve Abdurrahman nerede?"

Süheyla: "Faris karakolda, gece boyu çalıştı. Abdurrahman işte."

Süleyman: "Tamam, ben biraz dinleneceğim."

Selma ve Zeynep yukarı çıkarak odalarına yerleşti. Selma, büyükannesiyle birlikte geçirdiği zamanı düşünerek huzur buldu.

Öğle yemeği vakti geldiğinde, Selma güzel bir abaya giydi ve başörtüsünü taktı. Gözleri her zamanki gibi büyüleyiciydi. Yemek masasına oturduklarında, Faris de içeri girdi.

Faris, içinden: "Tabii ki abaya giymiş. Bu kızla ne yapacağım ben?"

Faris, Selma'ya doğru ilerledi ve hikaye böylece devam etti.



Okuma Ayarları


Arka Plan Rengi