Denizciler, bilinmeyen denizler hakkında birçok korku hikayesi ve efsane ile tanınırken, diğerlerinden farklı olarak öne çıkan bir hikaye vardı: "Hayalet Gemisi".
Bu hikaye dünya çapında biliniyor ve hem çocuklara hem de yetişkinlere anlatılıyordu; hatta bazıları bunu sadece bir masal ve eğlence hikayesi olarak düşünüyordu. Ancak kalplerinin derinliklerinde bunun gerçek olduğuna inananlar da vardı ve bu hikayeyi duyduklarında gerçek korku nöbetleri geçirdiler.
"Hayalet Gemisi", Orta Çağ'da inşa edilmiş eski bir gemi olduğu söylenir ve hazineler ve şan arayışında okyanusları dolaşıyordu. Gemisi muhteşem bir şekilde donatılmış olsa da, kendi başına bir zekâya sahipmiş gibi yola çıkıyor gibiydi.
Yüzyıllar boyunca, bu lanetli gemi hakkında birçok hikaye anlatıldı. Bazıları gemide dolaşan hayaletleri gördüklerini söyledi, diğerleri ise içeriden gelen tuhaf sesleri duyduklarını belirtti. Bazıları da geminin yeni mürettebat aramak için denizlere açıldığını, onunla birlikte yolculuğa çıkanların bir daha karaya dönmediğini söyledi.
Bir gün, cesur maceracılar bu efsanevi gemiyi bulmak için denize açıldılar ve bunların arasında Kaptan Jonathan Harrison da vardı. O, sorumluluğu üstlenen çok cesur bir adamdı. Haftalarca süren aramalardan sonra, gemiye dair hiçbir ipucu bulamadılar ve bazıları onun varlığına şüpheyle yaklaşmaya başladı.
Ancak, bir gece karanlığın içinden dehşet verici bir ses duymaya başladılar. Ses, hızla öfkeli hayaletlerin çığlıklarına benziyordu. Ve ansızın, korkunç gemi önlerinde belirdi, efsanelerden canlanmış gibi.
Gemisi sis ve karanlıkla çevriliydi ve rüzgar ve dalgalar olmadan hareket edebiliyormuş gibi görünüyordu. Küçük teknelerde bu korkunç görüntüyü bir an için gözlemlediler ve geri dönmeye hazırlandılar, ancak hayalet gemi deli gibi yaklaştı. Tekneleri yuttu ve içine çekti.
O zamandan beri, tüm grup kayboldu ve bir daha bulunamadı. Bu gizemli yolculukla ilgili hiçbir tanık kalmadı, sadece korku dolu efsaneler ve hikayeler kaldı.