Bölüm 2: Dostlukta Hayal Kırıklığı

Uzun uzun düşündüm, dostluk hakkında içimden geçenleri yazmadan önce. Duygularımı ifade etme isteğim vardı, fakat ne zaman cesaretimi toplayacak olsam, kalemim elimden kayıp gidiyor, kelimeler aklımdan siliniveriyordu. Ancak, son zamanlarda hissettiğim acı ve sıkıntı beni yazmaya zorladı. Doğru mu yapıyorum, yanlış mı, bilmiyorum; ama içimde birikenleri anlatmaya karar verdim.


Hep saf bir dostluk fikrini sevdim; güven ve aidiyet hissettiğim, aramızda hiçbir çıkar ya da kirli niyetin olmadığı arkadaşlar ve kardeşler tarafından çevrili olmayı hayal ettim. Bana hayatın hâlâ sadakat ve vefa taşıdığını hissettirecek bir dostluk. Bu dostluk benim için en büyük hayallerimden biriydi, ancak insanlara yaklaştıkça, saf görünen dostluğun yalnızca bir yanılsama ve seraptan ibaret olduğunu keşfettim.


Anladım ki ben bir hazine arıyormuşum ve o gerçek hazineyi ilişkilerde bulamazsam, dostluğun sahte bir hayalden başka bir şey olmadığını kabul edeceğim. Tekrarlanan hayal kırıklıklarından yoruldum, kayıp dostluğun gölgesinde yaşamaktan bıktım. Ya dostluk gerçek, vefalı ve sadakat dolu olmalı, ya da bu kavramdan tamamen vazgeçmeliyim.


Soru Dolu Bir Hayat

Derslerime sıkı çalışıyordum, sınıfta kendime kapanıyor, sosyal etkileşimlerden uzak duruyordum. Sınıf arkadaşlarım için bir muammaydım; beni tuhaf buluyorlardı, ama onların bakışları ya da yorumları umurumda değildi. Gülümsediğimde mutlu olduğumu sanıyorlardı. Ağladığımda melankolik olduğumu düşünüyorlardı. Sessiz olduğumda, beni utangaç ve içine kapanık olarak tanımlıyorlardı. Güvenle konuştuğumda ise cesur olduğumu söylüyorlardı.

Başkalarının yargılarının sertliğine aldırmadan, inançlarım doğrultusunda sağlam adımlarla yürüyordum. Artık başkalarının söyledikleri benim için önemsiz bir gürültüden ibaretti.

Ruh İkizimle Yeni Bir Başlangıç

Günler geçti ve yeni bir arkadaşla tanıştım. O bir ruh ikizi gibiydi; birbirimizden hiç ayrılmazdık. Eskisi gibi yalnız değildim, saatlerce konuşup gülüyorduk. Hayatım dramatik olaylarla doluydu ve arkadaşım hayatımı eğlenceli ve enerjik buluyordu, gerçi trajedimi bilmiyordu. Sorunlarımı paylaşmak ya da zayıf yanımı göstermek istememiştim.

Okulda sınıfın en arkasında oturuyordum, herkes beni derslerime ilgisiz sanıyordu çünkü sınıf etkinliklerine ya da tartışmalara katılmıyordum. Ancak sonuçlar açıklandığında, sınıftaki kızlar şok oldu. Birinci olmuştum ve kimse bunu beklemiyordu. Kız arkadaşlarımın bakışlarında kin ve kıskançlık belirginleşmeye başladı, ama umursamadım. Yoluma devam ettim, etrafımdaki her şeyi görmezden gelerek.


Kıskançlığın Etkisi

Dersler bittikten ve yaz tatili başladığında, birçok sosyal etkinliğe katılıyordum. Kadınlar ve genç kızlar güzelliğimi över, bu anlarda mutlu olurdum. Fakat zamanla, bu güzelliğin benim mutsuzluğumun sebebi olduğunu hissetmeye başladım. Eve her dönüşümde, şiddetli bir yorgunluk ve baş ağrısıyla boğuşuyordum. Kıskançlık ve hasedin bu belirtilerin sebebi olduğunu bilmiyordum.

Tatil sona erip okul yeniden başladığında, lise ikinci sınıfa geçmiştim. Sıkı çalışıyor, en yakın arkadaşım dışında herkesten uzak duruyordum. Bir gün, okulda bir gencin bakışlarını üzerimde hissettim. Başta önemsemedim, okulun en yakışıklı çocuğuydu, ben ise kendimi sıradan bir kız olarak görüyordum. Başta arkadaşımı izlediğini sanıyordum, ama zamanla bakışları doğrudan bana yönelmeye başladı.


Yeni Bir Başlangıç mı, Yeni Bir Zorluk mu?

Günler geçiyor, baskılar artıyordu. Derslerime odaklanıyor, etrafımdaki her şeyi görmezden gelmeye çalışıyordum. Kıskançlık ve hasedin hiç bitmeyeceğini biliyordum, ama kararlıydım; yoluma devam edecektim.



Okuma Ayarları


Arka Plan Rengi