Bölüm 1: Sihirli Şeker Kapısı

Bugün, dokuz yaşındaki Amir için oldukça sıradan görünüyordu. Şekerlemelere olan sevgisi, maceralara duyduğu aşk kadar büyüktü. Gününü okulda geçirmişti ve eve dönerken mahallenin yanındaki şekerci dükkanını ziyaret etmek için sabırsızlanıyordu. Bu dükkân, her türlü şekerlemenin bulunduğu sihirli bir yerdi: çikolata, jöle, marshmallow ve her çocuğun hayal edebileceği tüm tatlılar.


O öğleden sonra, Amir küçük kız kardeşi Hala'nın elinden tutarak şekerciye doğru yola çıktı. Hala da abisi gibi şekerlemeleri severdi, ama en çok keşfetmeyi severdi.

Dükkâna girdiklerinde, tatlı kokular her yeri kaplamıştı ve şekerlerin parlak renkleri sıcak ışıkların altında parlıyordu. Amir ve Hala, tezgâhın arkasında duran dükkân sahibi Samir Bey'e doğru ilerlediler. Samir Bey, onlara her zamanki dostça gülümsemesiyle bakıyordu.

“Merhaba Amir, Hala! Bugün ne alacaksınız?” diye sordu Samir Bey, geniş bir gülümsemeyle.

Amir heyecanla cevap verdi: “Geçen hafta bahsettiğiniz yeni şeker hala var mı?”

Samir Bey, kurnazca gülümseyerek dükkânın Amir’in daha önce hiç görmediği bir köşesini işaret etti. “Evet, ama bu sefer seni özel bir şey bekliyor. Oraya git ve kendin keşfet.”

Amir, Samir Bey’in işaret ettiği köşeye baktı ve oldukça garip görünüyordu. Daha önce görmediği şekerlerle dolu raflar vardı, ama asıl dikkatini çeken şey rafların arkasındaki küçük kapıydı. Merakla Amir kapıya doğru ilerledi, arkasından Hala da küçük adımlarla onu takip etti, o da şaşkınlık içindeydi.

“Bu kapı da ne?” diye Amir alçak bir sesle sordu.

Samir Bey sessizce, “Aç ve kendin keşfet!” diye cevap verdi.

Amir, kapıyı dikkatlice itti ve aniden yüzüne sıcak bir hava dalgası çarptı. Bu kapı başka bir dünyaya açılan bir geçitmiş gibi hissettirdi. Kapıyı tamamen açtığında, arkasında gökkuşağı renkleriyle parlayan uzun bir tünel gördü. Hala, abisinin gömleğini çekiştirip korkuyla fısıldadı: “Amir, içeri girmemiz gerekiyor mu?”

Amir heyecanla gülümsedi; maceraları her zaman severdi. “Tabii ki, içerde ne olduğunu görelim!”

Amir tünelin içine ilk adımını attı ve Hala da onu takip etti. İçeri girdiklerinde kapı aniden arkalarından kapandı ve kendilerini daha önce hiç görmedikleri bir yerde buldular. Şekerlerle dolu bir dünyadaydılar; ağaçlar çikolatadan yapılmış, nehirler meyve suları akıyor, gökyüzü kremşantiden oluşuyordu. Buradaki her şey tatlı ve lezzetli görünüyordu, ama aynı zamanda tuhaftı.


“Burası da neresi?” diye şaşkınlıkla sordu Hala, etrafına bakarak.

Amir cevap veremeden önce, karşılarında jöleden yapılmış, parlak renklere bürünen ve hafifçe hareket eden garip bir yaratık belirdi. Yaratık neşeli bir sesle konuştu: “Şeker Diyarı’na hoş geldiniz! Ben Jelo, ve bu macerada rehberiniz olacağım.”

Amir gülümseyerek, “Şeker Diyarı mı? Harika görünüyor! Ama… buraya nasıl geldik?” diye sordu.


Jelo kahkaha atarak cevap verdi: “Sihirli kapı, sadece macerayı hak edenleri buraya getirir! Siz buradasınız çünkü bu dünyanın yardıma ihtiyacı var. Burada tuhaf şeyler oluyor ve tüm şekerler bozulmadan önce dengeyi geri getirmeliyiz.”

Amir, Hala’ya baktı, sonra Jelo’ya dönerek heyecanla, “Biz hazırız! Ne yapmamız gerekiyor?” dedi.


Jelo gülümsedi ve, “Birçok zorlukla karşılaşacaksınız ve yakında başlayacağız. Ama önce, bu dünyanın lezzetli yerlerini keşfedelim!” dedi.

Macera henüz başlamıştı ve Amir ile Hala, daha önce hiç hayal edemedikleri bir yolculuğa adım atmışlardı. Bu şekerlerle dolu dünyanın arkasında, ortaya çıkarılmayı bekleyen tehlikeli sırlar yatıyordu.



Okuma Ayarları


Arka Plan Rengi