Bölüm 6: Cam Şeker Sarayı

Karamel Vadisi'nden çıkıp üçüncü sihirli parçayı ele geçirdikten sonra, Amir, Hala ve Jelo her adımlarında maceranın daha da karmaşıklaştığını hissettiler. Ancak, moralleri yüksekti, özellikle de sıradaki duraklarının Şeker Diyarı'nın en güzel yerlerinden biri olan Cam Şeker Sarayı olacağını öğrendiklerinde. Ancak bu saray, tahmin edilemeyen tuzaklarla doluydu.

Jelo yolu göstererek, “Cam Şeker Sarayı, Barak'ı bulmayı beklemeyeceğiniz son yerlerden biridir. Ancak, dördüncü sihirli parçayı buraya saklamayı seçti, çünkü bu parça, kimsenin göremeyeceği yansıtıcı bir ayna ile çevrili,” dedi.

Amir merakla, “Eğer parça yansıtıcı aynanın arkasındaysa, onu nasıl bulacağız?” diye sordu.

Jelo gülümseyerek, “İşte bu, asıl zorluk. Ayna bize sadece görmek istediğimiz şeyleri gösterir ve sihirli parçayı bulmak için sahte yansımaları aşmamız gerekecek,” dedi.

Sarayın yakınına geldiklerinde, yapı uzaktan tamamen şeffaf camdan yapılmış gibi parlıyordu. Daha yakından baktıklarında, sarayın duvarlarının her şeyin yansımasını gösteren cam şekerden yapılmış olduğunu fark ettiler. Burası, devasa bir labirent gibi görünüyordu.

Hala hayranlıkla, “Vay canına! Daha önce böyle bir yer görmemiştim. Her şey kristalden yapılmış gibi parlıyor,” dedi.

Sarayın içine girdiklerinde, zeminler ve duvarlar her yönden yüzlerini ve şekillerini yansıtıyordu, bu da yollarını bulmayı zorlaştırıyordu. Gerçek kapıları, aynalardan yansıyan sahte kapılardan ayırt etmek imkansızdı.

Amir, “Burada yolu nasıl bulacağız? Her şey birbirine benziyor,” dedi.

Jelo, “Dikkatli olmalıyız. Yansıtıcı ayna bizi yanıltacak, ancak gerçeğe ve yansımaların ötesine odaklanırsak, parçayı bulabiliriz,” diye cevap verdi.

Grup, sarayın içinde dikkatlice ilerlemeye başladı. Her seferinde doğru kapıyı bulduklarını düşündüklerinde, sahte bir yansımaya çarpıyorlardı. Labirent yorucuydu ve her adım, onları sanki aynı yere geri getiriyormuş gibi hissettiriyordu.

Hala umutsuzlukla, “Bu yerin sonu yok! Sadece daireler çiziyoruz!” diye şikayet etti.

Amir ise çözümü bulmaya kararlıydı. Etrafına bakıp düşünmeye başladı. Ardından, “Belki aynalarda gördüğümüz şey gerçek değil. Belki de aynalarda yansımayan şeylere odaklanmalıyız,” dedi.

Hala ve Jelo etraflarına bakındılar ve bazı küçük şeylerin aynalarda yansımadığını fark ettiler. Bir köşedeki küçük bir lamba ya da masadaki küçük çiçekler gibi.

Amir bir lambayı işaret ederek, “Bu lamba aynada görünmüyor. Hadi bunu takip edelim, belki bu, doğru yoldur,” dedi.

Üçü, aynalarda yansımayan küçük işaretleri takip ettiler ve sonunda sarayın kalbine doğru ilerlediklerini fark ettiler. Sarayın ortasında büyük bir odaya ulaştıklarında, duvarda devasa bir ayna vardı. Ancak aynanın arkasında, hafif bir ışıkla parlayan dördüncü sihirli parça gizlenmişti.

Hala heyecanla, “İşte orada! Sihirli parça o aynanın arkasında!” dedi.

Ancak Jelo, “Bu, bahsettiğim yansıtıcı ayna. Eğer ona bir plan yapmadan yaklaşırsanız, parça ya kaybolur ya da sahte yansımalar görürsünüz,” diye uyardı.

Amir bir an düşündü, ardından, “Hükümdar Karima bize sihirli şekerler verdi. Belki de onları kullanmanın tam zamanıdır,” dedi.

Amir, Hükümdar Karima’dan aldığı sihirli şekerlerden birini çıkardı ve aynaya doğru fırlattı. Şeker aynaya çarptığında, ayna yavaşça çatlamaya başladı, sanki sahte yansımaların ardındaki gerçek ortaya çıkıyordu.

Jelo gülümseyerek, “Amir, harika bir fikir! Şimdi gerçek sihirli parça ortaya çıkacak,” dedi.

Ayna tamamen kayboldu ve dördüncü sihirli parça açıkça görünüyordu. Parça, parlak mavi rengiyle, açık gökyüzünü yansıtır gibi ışıldıyordu.

Amir öne doğru ilerleyip parçayı aldı ve, “İşte burada, dördüncü sihirli parça elimizde! Yine başardık,” dedi.

Ancak kutlama yapmadan önce, saray sallanmaya başladı ve uzaktan Barak’ın sesi duyuldu: “Yaklaşıyorsunuz, ama bu uzun sürmeyecek. Bir sonraki sefere, bu kadar şanslı olmayacaksınız.”

Amir kararlılıkla, “Biz şanslı değiliz, sadece birlikte çalışan bir ekibiz. Tüm sihirli parçaları geri alacağız ve Şeker Diyarı'nı kurtaracağız,” diye cevap verdi.

Cam Şeker Sarayı'ndan çıkarken, Barak’ın bir sonraki sefere zorlukları daha da artıracağını biliyorlardı. Ancak, dört sihirli parçayı geri aldıktan sonra, sona daha da yaklaşıyorlardı.