Bölüm 4: Akan Meyve Suyu Nehri

Çikolata Ormanı'ndaki ilk sihirli parçayı başarılı bir şekilde ele geçirdikten sonra, Amir, Hala ve Jelo, Şeker Diyarı'ndaki yolculuklarına devam ettiler. Önlerinde hâlâ birçok sürpriz vardı, ancak Acı Çikolata Ayısı'nı yendikten sonra moralleri yüksekti. Şimdi, ikinci sihirli parçanın onları beklediği Akan Meyve Suyu Nehri'ne doğru gidiyorlardı.

Hala, Amir’in yanında yürürken, “Sence sonraki maceralar daha zor olacak mı?” diye sordu.

Amir güvenle, “Belki, ama biz her şeye hazırız. Birlikte, her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz,” dedi.

Jelo gülümseyerek ekledi: "Kesinlikle! Şeker Diyarı sürprizlerle doludur, ama her zorluk yeni bir deneyim getirir."

Meyve Suyu Nehri’ne yaklaştıklarında, hafifçe akan suyun sesini duymaya başladılar. Ancak bu su sıradan su değildi; her türden meyve suyundan oluşuyordu: elma, portakal, çilek ve hatta ananas suyu. Canlı renkler gözlerinin önünde dans ediyordu ve havayı mis gibi kokular kaplıyordu.


Amir şaşkınlıkla, “Meyve suyundan yapılmış bir nehir göreceğimi hiç düşünmemiştim,” dedi.

Jelo gururla, "Burası Akan Meyve Suyu Nehri. Şeker Diyarı'nın en güzel ve en lezzetli yerlerinden biridir. Ancak bir sorun var…” dedi.

Amir endişeyle, “Sorun mu? Ne gibi bir sorun?” diye sordu.

Jelo devam etti: "Barak nehrin bir kısmını bozdu diye duydum. Bazı meyve suları artık acı ve içilmez hale geldi, bu da sihirli parçayı bulmamızı zorlaştırıyor.”

Hala nehrin kenarına yaklaşıp dikkatlice baktı. Nehri geçmek için büyük dondurma çubuklarından yapılmış küçük köprüler vardı, ancak nehrin bir bölümünün koyu bir renge büründüğünü ve suyun yüzeyinde kabarcıkların oluşmaya başladığını fark etti.

Hala, "Bakın! Bu kısım tuhaf görünüyor. Barak burayı mı bozdu?" dedi.

Jelo başını sallayarak, "Evet, burası. Sihirli parça nehrin derinliklerinde, ama önce karşıya geçip meyve sularını eski haline döndürmenin bir yolunu bulmalıyız," dedi.

Üçü, köprüden dikkatlice geçmeye başladılar, ancak aniden nehrin içinden bozuk meyve suyundan yapılmış garip yaratıklar yükseldi. Bu yaratıklar büyük yılanlara benziyordu ve hızla onlara doğru hareket etmeye başladılar.

Amir bağırdı: "Dikkat edin! Bunlar bozuk meyve suyu yaratıkları!"

Yaratıklar köprünün etrafında dolanarak onlara saldırmaya çalıştı. Ama Jelo, pratik zekâsıyla uzun bir meyan kökünden bir parça alıp yaratıklardan birini yakalayarak onu nehre geri fırlattı.

Jelo, “Daha hızlı olmalıyız! Eğer hızlıca geçersek, bu yaratıklar bizi yakalayamaz!” dedi.

Amir ve Hala hızla köprüden koştular, yaratıklar onları takip ediyordu. Nehrin diğer tarafına ulaştıklarında, yaratıklar nehirden sıçramaya çalıştılar, ama Jelo onlara Hükümdar Karima'nın verdiği özel şekerlerden attı. Bu şekerler yaratıkları sakinleştirme gücüne sahipti, böylece yaratıklar nehirlere geri döndü ve ortadan kayboldu.

Herkes derin bir nefes aldı. Hala, “Bu çok yakındı,” dedi.

Amir gülümseyerek, “Ama başardık ve karşıya geçtik. Şimdi ne yapacağız?” diye sordu.

Jelo, “Şimdi nehrin sırrını çözmemiz gerekiyor. Nehrin etrafında bir yerde sihirli bir taş var. Bu taşı suya koyarsak, nehir eski tatlı haline dönecek ve sihirli parça ortaya çıkacak,” dedi.

Amir ve Hala, nehri çevreleyen alanı araştırmaya başladılar. Şekerle kaplı kayaların ve meyve dolu ağaçların arasında, yeşil ışık saçan küçük bir taş buldular.

Amir, "Sanırım bu sihirli taş!" dedi.


Jelo başını sallayarak, "Evet, bu o! Şimdi onu nehre at, ne olacağını göreceğiz," dedi.

Amir taşı alıp nehre attı. Taş suya değer değmez, acı meyve suları yavaşça parlak renklere dönmeye başladı ve güzel kokular geri geldi. Sular altın renginde parlamaya başladı ve aniden sihirli parça nehrin derinliklerinden yükselip, güneş ışığı altında parıldadı.


Hala neşeyle, “Başardık! İkinci sihirli parça artık bizim!” dedi.

Amir sihirli parçayı aldı ve, “İyi bir yol katettik, ama yolumuz hâlâ uzun,” dedi.

Jelo gülümseyerek, "Harika bir iş çıkarıyorsunuz. Her bulduğumuz parçayla Barak’a karşı zaferimize bir adım daha yaklaşıyoruz," dedi.

Üçü yolculuklarına devam etmeye hazırlanırken, önlerindeki zorlukların daha da zor olacağını biliyorlardı. Ancak karşılarına çıkacak her şeye hazırlardı.



Okuma Ayarları


Arka Plan Rengi