Bölüm 3: Çikolata Ormanı'ndaki İlk Zorluk

Saraydan ayrıldıktan sonra, Jelo, Amir ve Hala’yı çikolata ağaçlarıyla çevrili uzun bir yoldan geçirdi. Hava tatlı bir koku ile doluydu ve nane şekerleriyle kaplı yolda yürüdükçe, yeni bir maceraya yaklaştıklarını hissediyorlardı.

Amir heyecanla, “Peki şimdi nereye gidiyoruz?” diye sordu.

Yolda neşeyle zıplayan Jelo, “Çikolata Ormanı'na gidiyoruz. Orada, geri kazanmamız gereken sihirli parçalardan biri var. Ancak dikkatli olmalıyız, çünkü Barak adamlarını yolumuzu kesmeleri için gönderdi,” diye cevapladı.


Hala etrafına dikkatlice bakarak, “Sence bizi aniden şaşırtırlar mı?” diye sordu.

Jelo gülümseyerek, “Merak etme, biz birlikte olduğumuz sürece ve iş birliği yaparsak, hiçbir şey bizi durduramaz,” dedi.

Ağaçlar, Çikolata Ormanı'nın girişine yaklaştıkça daha da sıklaştı. Zemin çikolata yapraklarıyla kaplıydı, ağaçlardan koyu çikolata şekerlemeleri sarkıyordu ve kayalar arasında erimiş çikolata nehirleri akıyordu.

Amir, çikolata yapraklarından bir parça alarak, “Burası inanılmaz! Ama… burada bir gariplik var gibi görünüyor,” dedi.

Amir haklıydı; ormanda tuhaf bir hava vardı, sanki doğaüstü bir şeyler oluyordu. Aniden, ağaçların arasından garip fısıltılar yükseldi. Grup durdu ve Hala kafasını kaldırıp, “Bu ses de ne?” diye sordu.

Bir sonraki anda, ağaçların arasından kakao parçalarından yapılmış, şekerden zırhlar giymiş ve tarçın çubuklarından yapılmış silahlar taşıyan küçük yaratıklar çıktı. Bunlar, Barak’ın askerleriydi; küçük ama hızlı ve korkusuz yaratıklardı.

Amir bağırarak, “Bunlar Barak’ın askerleri! Şimdi ne yapacağız?” diye sordu.

Jelo öne çıkarak, “Korkmayın! Bu askerler sayıya güveniyorlar, ama onları zekayla yenebiliriz,” dedi.

Hala, Amir’in elini tutarak, “Jelo’ya bırakalım, burayı çok iyi biliyor,” dedi.

Askerler hızla onlara doğru ilerliyordu, ancak Jelo’nun bir planı vardı. Dev bir ağaca doğru zıpladı ve ağacı güçlü bir şekilde sallamaya başladı. Ağacın dallarından yumuşak çikolata şekerleri askerlerin üzerine düştü, onları yere yapıştırarak hareket etmelerini engelledi.

Amir gülerek, “Aferin Jelo! Görünüşe göre çikolata onların dostu değilmiş!” dedi.

Üçü bu fırsatı değerlendirip ormanın derinliklerine doğru ilerlediler. İlerledikçe yol daha da zorlaştı ve sonunda devasa siyah çikolata ağaçlarıyla dolu bir alana ulaştılar. Bu karanlık ormanın ortasında, dev bir ağacın tepesinde altın rengiyle parlayan sihirli bir parça vardı.

Hala şaşkınlıkla, “Bakın! İşte sihirli parça!” diye bağırdı.

Ama sihirli parçaya ulaşmak için ilerlemeye çalıştıklarında, karşılarında tamamen acı çikolatadan yapılmış devasa bir ayı belirdi. Bu, Barak tarafından sihirli parçayı korumakla görevlendirilmiş bir yaratık olan Acı Çikolata Ayısı'ydı.

Jelo endişeyle, “Bu, Acı Çikolata Ayısı. Çok güçlüdür ve tatlı hiçbir şeyi sevmez. Onu doğrudan savaşarak yenemeyiz, başka bir yol bulmalıyız,” dedi.

Amir hızlıca düşünerek, “Belki Hükümdar Karima'nın bize verdiği özel şekeri kullanabiliriz,” dedi.

Jelo onaylayarak, “Evet, bu harika bir fikir! Şekeri dikkatlice kullan,” dedi.

Amir, Hükümdar Karima’dan aldığı şekeri çıkardı ve küçük bir parça kopardı. Şekeri yediği anda, içinde güçlü bir enerji hissetti. Acı Çikolata Ayısı’na doğru atlayarak zekasını kullanmaya karar verdi.

Amir bağırarak, “Hey ayıcık! Acı çikolatayı mı yoksa tatlı çikolatayı mı tercih edersin?” diye sordu.

Ayı, öfkeyle Amir’e baksa da bir an duraksadı, sanki ne yapacağını bilmiyordu.


Amir devam etti, “Ya sana hem acı hem de tatlı çikolatadan oluşan mükemmel bir karışım verebileceğimi söylesem? Daha önce hiç tatmadığın bir şey!”

Ayı, sadece acı çikolatayı severdi, ama Amir’in söyledikleri onun merakını cezbetti. Saldırmayı bırakıp yavaşça yaklaştı. Amir bu anı değerlendirerek, yanında bulunan özel çikolatadan küçük bir parça sundu.

Ayı bu küçük parçayı tattı ve ifadesi değişmeye başladı. Öfkeli bir yaratık olmaktan çıkıp daha sakin bir hale geldi. Geri çekilerek, “Bu çikolata... Daha önce hiç böyle bir şey tatmamıştım! Mükemmel!” dedi.

Ayı, arkasını dönüp sessizce oradan uzaklaştı, sihirli parçaya giden yolu Amir, Hala ve Jelo için açık bıraktı.


Hala sevinçle, “Başardın Amir! Durumu sen kurtardın!” dedi.

Amir, dev ağacın tepesine tırmanarak parlak sihirli parçayı aldı. Parçayı tuttuğunda, hepsi büyük bir olumlu enerji hissetti. Ağaçlar tekrar doğal renklerine döndü ve Şeker Diyarı eski tatlılığına kavuştu.

Jelo mutlulukla, “İlk sihirli parçayı bulduk! Ama daha bulmamız gereken parçalar var,” dedi.

Amir gülümseyerek, “Harika bir başlangıç oldu ve bundan sonra ne olacağını görmek için sabırsızlanıyorum!” dedi.

Üçü yolculuklarına devam etti, ama önlerinde daha zor zorlukların olduğunu biliyorlardı. Yine de, önlerine çıkan her şeye hazırlardı ve gelecek maceraları sabırsızlıkla bekliyorlardı.



Okuma Ayarları


Arka Plan Rengi