Bölüm 8: Son Sihirli Parçanın Peşinde

Beşinci sihirli parçayı ele geçirdikten sonra, grup maceranın sonuna yaklaştıklarını hissetmeye başladı. Amir, Hala ve Jelo, şimdiye kadarki en büyük zorluğun karşılarında olduğunu biliyorlardı. Hükümdar Karima, onlara son parçanın sadece çok az kişi tarafından bilinen Bulutlar Mağarası'nda saklı olduğunu söylemişti.


Jelo önden yürüyerek, “Bulutlar Mağarası sıradan bir yer değil, Şeker Dağı'nın tepesinde bulunur. Etrafı sihirli bulutlarla çevrilidir ve Barak orayı güçlü bir şekilde korudu. Dikkatli olmalıyız,” dedi.

Amir yumruklarını sıkarak, “Önceki tüm zorlukları aştık, bunu da aşacağız. Bu maceranın sonuna çok yaklaştık,” dedi.

Yanında yürüyen Hala güvenle, “Karşımıza ne çıkarsa çıksın, birlikte üstesinden geleceğiz. Artık bizi hiçbir şey durduramaz,” diye ekledi.

Uzun bir süre dondurulmuş ve karla kaplı şekerlerle dolu dağlardan yürüdükten sonra, önlerinde büyük dağ belirmeye başladı. Şeker Dağı, donmuş tatlılarla kaplıydı ve zirvesi, güneş ışığı altında yumuşak şekerle kaplanmış gibi parıldıyordu.

Jelo ciddi bir sesle, “İşte Şeker Dağı. Zirvesinde Bulutlar Mağarası var. Oraya giden yol tehlikeli ve Barak oraya birçok tuzak kurdu,” dedi.

Grup, dağa dikkatle tırmanmaya başladı. Hava soğuktu ve rüzgar şiddetliydi. Her adım, buzlu ve kaygan zeminden dolayı zorlaşıyordu. Ancak Amir ve Hala, ne pahasına olursa olsun görevlerini tamamlamaya kararlıydılar.

Tırmanışları sırasında, dağın etrafındaki bulutlar garip bir şekilde hareket etmeye başladı. Bir anda, bulutların arasından küçük ejderhalara benzeyen ama bulutlardan yapılmış garip yaratıklar çıkmaya başladı. Onlara saldırıyor ve buz gibi soğuk hava üflüyorlardı.

Amir, “Dikkat edin! Bu yaratıklar tehlikeli!” diye bağırdı.

Bulut ejderhaları saldırıya geçerken, Jelo bir plan hazırlamıştı. Kararlı bir şekilde, “Tekrar sihirli şekerleri kullanmalıyız! Bu yaratıklarla başa çıkmanın tek yolu bu,” dedi.

Amir, eline bir sihirli şeker alıp bulut ejderhalarına doğru fırlattı. Şeker, yaratıklara değdiği anda, yaratıklar buhara dönüşüp havada kayboldu.

Hala şaşkınlıkla, “Harika! Sihirli şekerler bu yaratıkları durdurabiliyor!” dedi.

Ejderhalardan kurtulduktan sonra tırmanışa devam ettiler, ancak yol daha da zorlu hale geliyordu. Sonunda, dağın zirvesine ulaştılar ve orada büyük mağara onları bekliyordu. Bulutlar mağaranın girişini sarıyor ve içeriğini gizliyor gibiydi.

Jelo, “Burası Bulutlar Mağarası. Son sihirli parça burada saklı, ancak mağaranın kendisi bir tuzak. Barak mağarayı sonu olmayan bir yer gibi gösteriyor ve içinde kaybolabilirsin,” dedi.

Amir kararlılıkla, “Tuzağın ne olduğuna bakmaksızın, içeri girmeliyiz. Son parça bizi bekliyor,” dedi.

Mağaraya dikkatlice girdiler ve yoğun bulutlar her yeri kapladı. Gözlerinin önündeki birkaç adım haricinde hiçbir şey göremiyorlardı. İlerledikçe mağara daha büyük ve daha karmaşık hale geldi. Rüzgarların fısıltılarına benzer sesler, onları yanıltmaya çalışıyormuş gibi etrafta yankılanıyordu.

Hala şaşkınlıkla, “Burada nasıl yolumuzu bulacağız? Sanki sürekli aynı yerde dönüyoruz,” dedi.

Amir bir çözüm düşünerek, “Önceki maceralardan öğrendiklerimizi hatırlamalıyız. Burada gördüğümüz hiçbir şeye güvenemeyiz. Belki de, Cam Şeker Sarayı'nda yaptığımız gibi, değişmeyen şeylere odaklanmalıyız,” dedi.

Jelo başını sallayarak, “Amir haklı. Bu mağarada her şey bir tuzak olabilir. Bilgimize dayanarak ve içgüdülerimize güvenerek parçayı bulmalıyız,” dedi.

Mağarada ilerlemeye devam ettiler ve her adımda bulutlar daha da yoğunlaşıyordu. Ancak aniden, rüzgar durdu ve önlerinde garip bir şey belirdi. Mağaranın ortasında bir platform vardı ve ortasında altın renginde parlayan son sihirli parça bulunuyordu.

Hala sevinçle, “İşte orada! Son parça!” diye bağırdı.

Jelo, “Dikkatli olun, bu bir tuzak olabilir. Barak, son parçayı korumasız bırakmaz,” diye uyardı.

Amir dikkatlice parçaya doğru ilerledi, ancak tam parçaya dokunduğu anda, mağarada derin bir ses yankılandı. Bu, Barak’ın öfke dolu sesiydi.

Barak kızgın bir sesle, “Buraya kadar geldiniz, ama bu parçayı almayacaksınız. Sizin için burası son!” dedi.

Bir anda, bulutlar şiddetle hareket etmeye başladı ve mağara çökmeye başladı. Sihirli parça, Barak’a doğru çekiliyormuş gibi uzaklaşmaya başladı.


Amir bağırarak, “Parça kaybolmadan önce ona ulaşmalıyız!”

Hızla Amir son sihirli parçayı yere düşmeden önce yakaladı. Parçayı tuttuğu anda, her şey durdu. Rüzgarlar sustu, bulutlar sakinleşti ve mağara normale döndü.

Hala sevinçle, “Başardık! Son parça elimizde!” dedi.


Jelo gülümseyerek, “Tüm sihirli parçaları geri aldınız, ama görev henüz bitmedi. Barak kolay kolay pes etmeyecek ve şimdi nihai yüzleşme için hazırlanmalıyız,” dedi.

Amir sihirli parçaları tutarak, “Biz hazırız. Bu macerayı bitireceğiz ve Şeker Diyarı’na barışı geri getireceğiz,” dedi.

Son parçayı ellerinde tuttuklarına göre, Barak’la yapılacak olan son karşılaşma yaklaşıyordu. Artık görevleri, sihirli parçaları kullanarak Barak’ı yenmek ve Şeker Diyarı’nı sonsuza dek kurtarmaktı.



Okuma Ayarları


Arka Plan Rengi