Geçmiş bir zamanda, zengin bir padişah yaşarmış.
Ordusu dahil tüm zenginliklere sahipmiş.
Çocuğu olmuyormuş ve tüm hekimlere gitmiş. Fakat sonuç alamamış.
Moralini bozmak yerine, kendini eğlenmeye vermiş.
Bir gün adamları ile çarşıda gezerken, bir dilenci 1 altın dilenir ve verirse muradının olacağını söyler.
Biraz daha ilerler ve bir ağacın altına otururlar.
Bir derviş gelir ve padişah soru sorar.
İçinden geçeni bilmesini ister. Derviş çocuk özlemi çektiğini söyler. Bunun üzerine dervişten yardım ister. Derviş cebinden bir elma çıkarmış. İkiye bölmüş. Bu elmayı yediğinde çocuğu olacağını söyler.
Padişahın kızı ve vezirin oğlu olacağını söyler ve ekler ikisini asla ayırmayın der.
İkisi de sevinir ve elmayı yerler. 9 ay sonra da çocukları olur.
Kızın adı Zühre Erkeğin adı Tahir konulur.
Tahir ve Zühre birlikte büyürler. En iyi hocalardan dersler alırlar. Zamanla birbirlerine aşık olurlar.
Bir gün uyurken Zühre onu öper ve Tahir ona kızar çünkü kardeş olduklarını sanır.
Zühre’yi döver. Zühre Allaha sevgisinin yarısını ona vermesi için dua eder.
Tahir gerçekleri öğrenir ve zamanla ona bağlanır.
İkisini gören bir Arap köle onlar Padişaha şikayet eder.
Karısı kızının denk biri ile evlenmesini ister.
Padişahın karısı büyülü bir şerbet ile Padişahı büyüler ve Tahir’i kovdurur.
Tahir tekrar görmek için gelince Mardin’e sürgün edilir.
Tahir Allaha dua eder ve oradan zindandan kurtulur siyah atlı bir Hızır gelir ve onu kurtarır.
Tahir daha sonra padişah tarafından yakalanır ve öldürülür.
Zühre bunu duyunca delirir. Kimse derman olamaz.
Zühre’ye Tahir’in etini yedirmeye bile çalışırlar.
Zühre Tahir’in mezarı başında dua eder ve orada ölür. Ona aşık olan kölede kendini orada hançerler ve ölür.
Üçünün mezarı da aynı yere yapılır.
Bir denklik sevdanın başına bu kadar büyük bir bela olmuştur.