Ağlatan Görücü Usulü Aşk Hikayesi

Bugün evliliğimizin 7. Yıl dönümü ve sen uyurken yazmak istedim, bu içimden geçenleri. Biz seninle görücü usulü evlendik. Nişan dönemimiz dahi olmadı. Nişan yapacak durumumuz yoktu. Sadece 1 kez konuşmuş ve yüzük taktıktan 2 ay sonra da olabildiğince sade bir düğünle evlendik. Hatırlarsın ya 2 göz evimizin 1 odasını bölüp mutfak yaptığımda rafa tencereleri dizerken birden her şey yere düşmüştü.

Eğilip hemen yerden bir hışımla toplamaya başlamış ve olur böyle aksilikler, ben hallederim hemen şimdi , deyip yüzündeki o acı tebessümü fark edince mutfaktan çıkmıştım. O gün benimle evlendiğin için yada param olmadığı için pişman olduğunu ya da içinin acıdığını hissetmiş ve bahçede ağlamıştım. Hani birkaç ay sonrasıydı annemleri ziyarete gitmiştik. Şiddetli bir yağmur yağıyordu.
Eve döndüğümüzde ben üzerimi değiştirirken mutfaktan hıçkırıklarını duymuştum. Gelip yanına; “neyin var diye soramamıştım.” Bir süre sonra odaya gelip yine o acı tebessümünle; “menemen yapayım mı sana.” demiştin. Bir keresinde de yan komşumuz murat ve eşi bize geldiklerinde hanımı sana düğün resimlerinize bakalım mı diye sorduğunda yine o acı tebessümünle olsa gerek, resimler annemlerde kaldı diyerek yalan söylediğini duydum.

Ve biliyor musun bu olayları yaşadıkça senden o kadar çok soğumaya başladım ki. Aradan yıllar geçti. Geçtiğimiz yıl yeni evimize taşınırken hani sen belini incitmiştin de hastaneden sonra seni annenlere bırakıp dinlenmeni, biraz ağrın dinince devam ederiz demiştim. Yeni evimize dönüp yapabildiğim kadar kolileri açıp yerleştirmeye başladım. Bir koliyi açtığımda içinden bir günlük, bir çivi, bir de altı delik ayakkabı çıktı.

Ne olduğunu anlayamadım. Günlüğü aldım hemen elime… Daha ilk sayfada kocaman bir Seni Seviyorum yazısını görünce, beynimden vurulmuşa döndüm. Beni aldatıyor mu dedim kendi kendime. Yığılıp kalmak üzereydim. İyi ki o anda evde değildi. İkinci sayfada seni bugün ağlattım başlığı ve devam ettim okumaya. “Kocacığım daha ilk günlerimizde seni ağlattım. Mutfakta bana yardım ediyordun ve şu kahrolası çiviler yerinden çıkınca raftaki her şey yere düştü. Hissettim, kendimi mahcup hissettim. Ve dışarı çıktığında ağladığını duydum. O kadar çok nefret ediyorum ki şu çividen. Ben asla takılmam böyle şeylere yemin ederim.

Bana kalbinden daha güzel daha özel daha kıymetli verebileceğin başka hiçbir şey yok. Hem inanıyorum ki; “Allah bir gün bize de bugünleri anıp, şükrümüze şükür katacağımız zamanı gösterecektir. Senin göz yaşından başka içimi acıtan başka hiçbir şey yok. Sığmıyorum buralara. “O kadar utandım ki kendimden keşke dedim keşke şuan yer yarılsa da içine girsem.” Devam ettim okumaya; “Kocacığım, az önce annemlerden geldik ve sağ ayağım sırılsıklam oldu yağmurdan dolayı.

Sen odamıza gittiğinde düşündüm ki artık yeni bir ayakkabı alsın diye ona söylemeliyim. Dışarıya ayakkabımı almaya eğildiğimde; “senin ayakkabının ikisinin de delik olduğunu fark ettim ve öyle utanıp kendime o kadar çok kızıp ağladım ki! Özür dilerim bitanem. Artık zor görüyorum yazıları gözyaşlarımdan. Nasıl bir pişmanlık duyuyorum ki anlatamam. Ve yazılarından biri daha; Sevgilim, bugün canım biraz sıkkın, dün akşam murat ağabeylere gitmek istemiyorum diye bana kızıp erkenden yattın. İlk defa beni beklemeden. Ve hiç konuşmadın kahvaltıda. Gitmek istemiyorum çünkü, karısı hep bir şeylerin havasını atma derdinde. Bu da beni üzüyor.

Geçen gün bize geldiklerinde düğün resimlerini getir de bakalım dedi, bende annemlerde kaldı diye yalan söyledim. Allah affetsin. Mecbur kaldım. Göstermiş olsam gelinlikle göremeyince biliyorum ki kahkaha atıp kendi gelinliğini anlatıp duracaktı. Nefsim, o zamanlar paramız yetişmediği için ve gelinlik kiralayacak nede gelinlik alacak paramızın olmadığını söylettirmedi bana ve o mahcubiyeti yaşamak istemedim.

Yalan söylediğim için pişmanım. Daha fazla takatim kalmadı, elimi yüzüme kapadım ve içimi çeke çeke nasıl ağladım. Hiçbir şey söylemedim sana. Evimizi düzelttikten 1 hafta sonra hatırlarsın ya, artık mesai saatlerimiz arttı ama fazla para vermeyecekler, yeni bir iş bulana kadar idare edelim demiştim sana. Özür dilerim sevgilim. Sana yalan söyledim. Notumu okuman bitmişse yatağın altında bir kutu var. Onu al ve içindekileri ne yapacağını anlarsın. Ben bugün de erkenden kalkıp işe gitmedim.

Aşağıda seni bekledim ve sakın acele etme. Ve biliyor musun ilk görüşte aşk filan yalan. İnsan tanıdıkça aşık olurmuş. Sana söylediğim yalana gelince. Yaklaşık 1 yıl boyunca ek işte çalıştım ve kuruşuna dahi dokunmadım. Çok iyi olmasa da şuan içimde beklediğim arabayı aldım, kutudakilerle beraber ve 3 saatlik bir bekleyişin ardından kuzum geldi.

Allah’ım o nasıl güzelliktir. Ağlaya ağlaya yaklaştı ve boynuna atlamadan hemen öncesinde dedim ki; “kadınım o cennetin altına serildiği ayaklarını incittiğim için özür dilerim. Bilmem telafi eder mi ama, bu araba artık sana o günleri unutturmak için var. Prensesim, ağlamaktan konuşamıyorum ve aslında nasıl söylenir tam bilmiyorum ama gelinlik sana çok yakışmış”



Okuma Ayarları


Arka Plan Rengi