Sultan Selim, Mısırı fethettikten sonra bir süre orada kalıyor. Düzeni ve nizamı kurmak için çadırını kurduruyor ve orada kalıyor.
Çadırı kurulduktan sonra, çadırını temizlemek için bir Cariye geliyor. Temizlemeye başlıyor.
Temizlik esnasında birkaç defa Yavuz Sultan Selim’e denk geliyor ve onun endamını, nazarını, heybetini fark ediyor.
Eskiden sadece hayranlık beslediği o koca sultanı görünce Cariye aşık oluyor.
Sultan Selimin derin ve ihtişamlı bakışları cariyeyi aşka düşürüyor.
Temizlik yapan bir cariye ve Koskoca Sultan denk değildir. Bunu cariye de bilmektedir.
Kız aşkını nasıl ifade edeceğini düşünmeye başlıyor.
Tabi bunu düşünürken asılma tehlikesini de düşünüyor. Aşk bu ya, kalp yerinde durmuyor.
Sultanın çadırını temizlediği bir günde, yatağına bir not iliştiriyor.
Derdi olan neylesin? Diye.
Padişah akşam geldiğinde yatağının üstünde notu görüyor. Tebessüm ediyor. Anlıyor cariye kızdan olduğunu.
Altına bir mısra yazıyor.
Derdi olan neylesin?
Derdi olan söylesin!
Yatağın üzerine de bırakıyor. Padişah sabah çıkıyor. Kız geliyor. Yatağın üzerinde notu görüyor.
Bir taraftan da korkuyor. Haddime ferman mı çıktı düşüncesiyle korkuyor.
Notu alıyor ve okuyor. Bir mısra daha eklendiğini görüyor.
Kız hemen bir mısra daha yazıyor.
Korkuyorsa ne eylesin?
Akşam padişah geliyor ve yatağında notu görüyor. Okuyor. Ve padişah altına yazıyor.
Hiç korkmadan söylesin!
Kız ertesi akşam geldiğinde korkmasını da görünce cesaretini topluyor fakat söyleyemiyor.
Padişah emrediyor kızı huzuruna getiriyorlar.
Kız geliyor ve efendim size bir şey söylemek istiyorum diyor.
Padişah buyur diyor.
Ben size diyor ve bayılıyor padişahın kollarına, canını teslim ediyor.
Padişah bu manzara karşısında ağlıyor.
Yavuz Sultan Selim: – İşte gerçek aşkı bu Cariyeden öğrenin!